Quick Links


Place here any module, widget, design or HTML. for example menu, categories

850 TL ve üzeri ücretsiz kargo!

Poco theme
0
Shopping Cart (0)
0 ürün - 0,00TL
0
Alışveriş Sepeti (0)
0 ürün - 0,00TL

Arkeoloji ve Sanat Tarihi Terimleri

By Arkhe - 20 Haz 2023 382 0 comments
Arkeoloji ve Sanat Tarihi Terimleri

Arkeoloji ve Sanat Tarihi Terimleri

Adyton (Aditum): Antik mimaride tapınağın en kutsal odası. Antik Roma tapınaklarında gizli bir oda olan bu bölüm yalnızca rahip ve rahibelere aitti ve başkalarının bu bölüme girmesi yasaktı.

Agora: Bir antik kentin kamusal, yönetimsel ve ticari merkezi niteliğinde olan alandır. 

Akroter: Antik alınlığın alt ve üst köşelerine yerleştirilmiş bezemeli levha, üzerine heykel oturtmak amacıyla yapılmış küçük kaide.

Akropodyum: Antik Çağ’da mermer heykellerin prizmatik kaidelerine verilen isim.

Alınlık: Semerdam çatının üçgen biçimli iki yan yüzü.

Apsis: Kavisli duvar. Apsisler, yapının cephesinde dışa doğru göbekli bir yapı olabildiği gibi, bina içlerinde ya da dikdörtgen planlı duvarlarla da sarılı olabilir. Apsislerin çatısı çoğunlukla yarım kubbe biçiminde olur, ancak düz çatılı apsisler de mümkündür.

Arşitrav: Antik mimarlıkta sütunların taşıdığı üst yapının en alt parçası. Kiriş görevi yapar.

Atrium: 1. Antik Roma evlerinde avlu. Evin ortasında bulunur, çevresinde odalar ve odaların önünde revaklar yer alırdı

Erken Hıristiyan bazilikalarında girişin önünde yer alan avlu

Apoteos: Antik Yunan ve Roma’da kişilerin tanrı düzeyine yüceltilmesi.

Arasta: Osmanlı mimarlığında üstü açık ya da kapalı bir eksen üzerinde dizilmiş dükkan sıralarından oluşan çarşı yapısı. En bilinen örnekleri Edirne Selimiye Arastası ve İstanbul’da Sultan Ahmet Camii yanında bulunan arastadır. 

Anaglif: Vazo üzerinde ya da frizlerde yer alan oyma resim veya yazıya benzer bezeme anlamına gelir. Hiyeroglif teriminin yaygınlaşmasından önce bu tür yazıları tanımlamak için de kullanılmıştır.

Anaktoron: Antik Yunan mimarlığında bir kutsal yapı türü veya yapının en kutsal bölümü.

Andron: Antik Yunan evlerinde erkeklere ayrılmış olan kesim ya da daire. Aynı sözcük Bizans kiliselerindeki erkekler bölümü için de kullanılır.

Antropomorfizm: Sanatta tanrıları insan biçiminde betimleme anlayışı.

Apoditerium: Roma hamamlarında soyunma bölümü.

Arkad: En az bir tarafı sütunlu ve üstü örtülü, uzunlamasına gelişmiş mekan.

Arkaik: Bir sanat dalının ve üslubunun olgunluk ya da klasik dönemi öncesindeki oluşum aşamasını nitelemek için kullanılır.

Arketip: İlerdeki dönemlerde geliştiği bilinen bir mimari ögenin henüz en yetkin biçimine ulaşmamış ilk örneği. Roma’daki Pantheon’un kubbesi kasetli kubbenin arketpidir.

Astragal: Antik mimarlıkta küre parçası biçimindeki ögelerin yan yana dizilmesiyle oluşturulmuş silme.

Asklepion: Antik Yunan ve Roma’da tıp tanrısı Asklepios adına yapılmış tapınak ve ilişkili yapılar bütünü. Günümüzdeki hastanelerin işlevini de görmekteydi. En bilinen örneği İzmir Bergama’da bulunan Asklepion’dur.

Ayazma: Ortodokslarca kutsal sayılan su kaynağı ve onun üzerine yaptırılan küçük yapı.

Aynalı Tonoz: Dikdörtgen ya da kare planlı bir manastır tonozunun tepe kesimi yatay bir düzlemle kesilmiş biçimi.

Baldaken: Kubbe ya da piramidal çatıyla örtülü, kare, çokgen veya daire planl, sütunlarla taşınan küçük, açık strüktür.

Balneum ya da Balineum: Antik Roma mimarlığında küçük boyutta özel ya da genel hamam. Anıtsal boyutta olanlarına thermae adı verilirdi.

Barok Sanat: 17. Ve 18. Yüzyılda bütün Avrupa’ya egemen olan sanat üslubu. Temel özelliği, Rönesans’ın durağan kurallarına bir karşı çıkış niteliği taşımasıdır. Bu karşı çıkış resimden mimarlığa, heykelden müziğe tüm sanat dallarında etkili olmuştur. Mimarlıkta ilk Barok örneğin 1575 yılında Roma’da yapılan ve Giacomo della Porta tarafından tasarlanan Gesü Kilisesi olduğu söylenebilir. Klasik sütun başlıkları, kornişler, alınlıklar kullanılmıştır. Ancak bunların kullanımını yönlendiren ilkeler artık Rönesans’ın ilkeleri değildir. Özellikle simetrinin ortadan kalkışı Barok Sanat için karakteristiktir. Işık – gölge dağılımı Barok resim ile Rönesans resmini kesin çizgilerle birbirinden ayırır. Rönesans’ta resimde yer alan betimler tek bir ışık kaynağından aydınlatılıyormuş izlenimi verir. Barok’ta her biri adeta ayrı bir gizli kaynaktan ışık alıyormuşçasına resmedilmiştir. En ünlü Barok Dönem sanatçıları arasında resimde Rubens ve Rembrant, mimarlıkta Borromini, Guarini, Neumann, Mansard ve heykelde Bernini (aynı zamanda mimar) sayılabilir.

Bazilika: Uzunlamasına gelişmiş mekan düzenine sahip, sütun dizilerince taşınan bir yapı türü. İlk bazilikalar Romalılar tarafından yapılmıştır. Bunlar din dışı, daha çok kamusal işlevlere hizmet eden yapılardır. Kilise işlevi gören Hıristiyan bazilikaları bu yapıları örnek almıştır. Hıristiyan bazilikaları paralel sütun dizileriyle uzunlamasına neflere ayrılmış ahşap çatılı strüktürlerdir. Ortadaki nef geniş ve yüksek olur. Yanlarında ise birer ya da ikişer yan nef bulunurdu. Ana nef yarım daire biçiminde bir apsisle sonlanır, tam karşısında ana giriş yer alırdı. Erken Hıristiyan mimarlığının ana yapı tipi olan bazilika, daha geç dönemlerde uygulanmamıştır. Bununla birlikte kilisenin uzunlamasına gelişmiş mekan düzeni bazilika plan tipine büyük ölçüde sadık kalmayı sürdürmüştür.

Bema: 1. Erken Hıristiyan kiliselerinde ruhban sınıfı için ayrılmış yüksekçe platform.

2. Bizans kiliselerinde sunağı içeen bölüm. Ana neften ikonastisle ayrılmış ve hafifçe yükseltilmiştir. Kilisenin en kutsal bölümü sayılır.

Bouleterion: Antik Yunan’da kent meclisi binası. Hellenistik Dönem’de ortaya çıkmıştır. Küçük bir yarım daire planlı amfi biçimindedir. Günümüze dek gelen en sağlam örneklerinden biri Priene Antik Kenti’ndedir.

Basileus: Kent devletlerinin ilk yıllarında Yunan krallarına verilen isim.

Buluntu: Arkeolojik kazılardan elde edilen insan elinden çıkma, taşınabilir eşyalara verilen isimdir. Seramik parçaları, heykeller, metal eşyalar arkeolojik buluntu örnekleridir.

Cavea: Bir antik tiyatroda izleyicilerin oturduğu basamaklı bölüme verilen isim.

Cella: Çok tanrılı dinlerde tapınağın içinde kült objesinin ya da tanrı heykelinin korunduğu en kutsal bölüm.

Çapraz Tonoz: Kuramsal olarak iki beşik tonozun dik açı yaparak kesişmeleri durumunda oluşan dikdörtgen ya da kare planlı alanı örten tonoz. İlk kez Romalılar tarafından kullanılmıştır.

Deesis: Ortodoks ikonografisinde İsa, Meryem ve Vaftizci Yahya’nın bulunduğu kompozisyon. İsa, merkezde tahta oturmuş biçimde betimlenmiştir. Batı sanatına Bizans etkisi sonucunda girmişse de ender olarak görülür. Sözlük anlamı “yakarış” olan Deesis’te Meryem ve Vaftizci Yahya günahkarlar için tanrıdan bağışlanma dilemektedirler.

Demet Sütun: Özellkikle Gotik mimarlıkta görülen, birbirlerine kaynaşmış sütuncelerden oluşan taşıyıcı ayak.

Devşirme: Önce başka bir yapıda kullanılmış, sonra oradan alınarak yeni bir yapıda farklı ya da benzer amaçlarla ele alınmış yapı ögelerini niteler. Spoli de denir. Fakat spoli bütün sanat dallarında geçerliyken devşirme terimi sadece mimarlıkta kullanılır.

Diakonikon: Bizans mimarisinde kilisenin bir bölümü. Erken dönemlerde kiliseye sunulan armağanların saklandığı bir mekan işlevi görürdü.  Daha sonraları arşiv ve kitaplık olarak kullanılmaya başlandı. Apsisin yanında yer alır ve prothesisle birlikte pastoforyumu oluşturur.

Diazoma: Antik tiyatro ve amfitiyatrolarda basamaklı oturma kesimini yatay olarak parçalara ayıran geçit.

Dilimli Kemer: Bir eğri üzerinde ardışık dizilmiş çok sayıda daire parçasından oluşan kemer. 

Dipter ya da Diteros: Antik Yunan mimarlığında naosu oluşturan ana nüvesi içiçe iki sütun dizisiyle çevrelenmiş tapınak tipi.

Dipylon: İki taşıyıcı ayak üzerine oturtulmuş bir kemerden oluşan Roma zafer takı tipi.

Domus Ecclesiae: Erken Hıristiyan mimarisinde cemaatin dinsel ve yönetimsel gereksinimlerine ve toplumsal yardımlaşmaya hizmet eden kamusal yapı. Yunancada bunun karşılığı olarak “oikos ekklesias” kullanılmıştır.

Dor Düzeni: Antik mimarlıkta kullanılan üç düzenden biri ve en eskisi. Kökeninin ahşap yapı olduğu düşünülmektedir. Büyük olasılıkla Arkaik Dönem’de geçerli olan ahşap tekniğine özgü detayların sonraları bir oranda taşa geçirilişi sayesinde ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte Eski Mısır’da kullanılan proto – Dorik’in de köken olarak düşünülmesi olanaktır.

Eklesia: Avrupa sanatında kilisenin kişileştirilmiş betisi. Genellikle elinde şalis ve haç tutan taçlı bir kadın biçiminde resmedilmiştir. Gotik sanatta bazen sinagogun kişileştirilmiş betisiyle birlikte kullanılmıştır. Sinagog kişileştirmesi gözü bağlı ve tacı başından düşmekte olan bir kadın biçimindedir.

Ekklesiasterion: Antik Yunan kent devletlerinde meclisin toplantı salonuna verilen isim. Antik Dönem’in ünlü mimarlık yazarı Vitrivius onu küçük bir tiyatro olarak tanımlamıştır.

Episcenium: Antik tiyatroda skene (sahne) bölümünün üst katı.

Epistil ya da Epistylion: Antik mimarlıkta kullanılan arşitravın Grekçesi.

Eyvan: 1. Üç yönden kapalı, bir yönden dışa açılan ve tonozla örtülü mimari mekan. İlk kez Sasaniler Dönemi’nde İran’da kullanılmıştır. Eyvan asıl gelişimini İslamiyet Dönemi’nde göstermiştir. İran’da saray ve camilerde kullanılırken Anadolu’da daha çok medreselerde kullanılmıştır. Klasik Osmanlı Dönemi ile birlikte Türk mimarlığında kullanımı son bulmuştur.

2. Geleneksel Anadolu – Türk konutunda iki yanı iki oda ile sınırlanmış ve bir yönden hayat ya da safaya açılan mekan. 

Floransa Okulu: 13. yüzyıldan 17. yüzyıla dek Floransa kenti batı sanatının en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Floransa Okulu terimi bu kentte yaşayıp eserler vermiş sanatçıları topluca nitelemek için kullanılır. Bu sanatçılar arasında Giotto, Bruneleschi, Donatello, Leonardo da Vinci, Michelangelo gibi büyük ustalar vardır.

Forum: Antik Roma kentlerinin merkezlerinde yer alan ve çevresi önemli kamusal yapılarla çevrelenmiş meydan. Grek kentlerindeki agora ile hemen hemen aynı işlevlere sahiptir.

Friz: 1. Antik mimarlıkta korniş ile arşitrav arasında kalan, kabartmalarla bezeli ya da düz şerit. 2. Genel olarak kabartmalarla bezeli şerit biçiminde her türlü sanat yapıtı.

Galeri: 1. Sanat yapıtlarının sergilendiği mekan. 2. Kiliselerde yan neflerin üst katında yer alıp ana nefe bakan mekan. 3. Barok tiyatroda salonun çevresini dolaşan balkon.

Geç Gotik: Gotik’in 1250’den İtalya’da 15. yüzyıla diğer Avrupa ülkelerinde ise 16. yüzyıla kadar süren dönemi. Özellikle mimarlık alanında güçlü Baroklaşma eğilimleri gösteren bir biçimlenme anlayışı gelişmiştir. Gotik tonozlarda kaburga sayıları artarak ağ tonoz yaratılır. Gotik’in geliştirdiği mantıksal strüktür sistemi, bazen kendi mantığını yadsıyacak derecede karmaşıklaştırılır. Bristol Katedrali bu tutuma tipik bir örnektir.

Germen Sanatı: Büyük Kavimler Göçü sırasında yayılmaya başlayan Germen kabilelerinin geliştirdiği sanat. Tümüyle taşınabilir eşya üzerinde özellikle de metal eşya ve mücevher üzerinde görülür. İnsan betisini hiç kullanmayan, üsluplaştırılmış hayvan betilerine dayanan bir bezeme anlayışı yaratmıştır. MS 4. yüzyıldan 9. yüzyıla kadar sürer.

Gymnasion: Antik Yunan ve Roma’da içerinde beden eğitimi ve spor etkinlikleri yapılan yapı. Klasik Grek Dönemi’nde ayrı bir yapı olarak belirmemiştir. İlk olarak Hellenistik Dönem’de kendine özgü bir yapıya kavuşur. Romalılar, büyük, revaklı bir avludan ibaret olan bu yapı tipini geliştirirler. Özellikle Anadolu’da gymnasion, Antik dünyadaki en ilginç örneklerini verir. MS 5. yüzyılda bu yapılar tamamen ortadan kalkar. 

Gotik Sanat: Yaklaşık olarak 1140 dolaylarında gelişmeye başlayan 13. yüzyılda bütün Avrupa’ya yayılan bir sanat üslubudur.  1200 yılına dek süren dönemine Erken Gotik, 1200 – 1250 arasındaki dönemine Yüksek Gotik ve 1250 yılından sonrasına Geç Gotik denir. İtalya’da Rönesans’ın başlamasıyla 15. yüzyılda, diğer Avrupa ülkelerinde ise 16. yüzyılda ortadan kalkmıştır. Tüm sanatlara yayıldığı halde en önemli başarılarını mimarlık ve onunla bütünleşen heykel, vitray gibi sanatlarda ortaya koyar. Mimarlıktaki en büyük başarısı kilise mimarisi olmuştur. Gotik tonoz, uçan payanda gibi yeni strüktürler yaratmıştır. Taşıyıcı duvarların rolünü azaltarak çok geniş camlı, vitraylı açıklıklar yapılabilmesine olanak veren Gotik strüktürel sistem, ilk kez Paris yakınlarındaki St. Denis Katedrali’nde denenmiştir. Sonraki dönemlerdeki en önemli örnekleri Amiens, Chartres, York ve Exeter katedralleridir. Resim ve heykel sanatlarında ise daha ekspresyonist bir anlayışa sahip olduğu görülür. Özellikle insan betimlerinde uzatma ve inceltme gibi deformasyonlara başvurmuştur.


 

Yeni Ürünler

Özel Ürün
Yeni
Özel Ürün
Yeni

İzmir’in Smyrna’sı

308,75TL 325,00TL
Özel Ürün
Yeni
Yeni
Yeni
Yeni

Merhaba Akdeniz

195,00TL
Yeni
Yeni

Related Article

Arkhe Kültürel Miras Projesi

ARKHE KÜLTÜREL MİRAS PROJESİ Arkhe Kültürel Miras Projesi Nedir?  Türkiye’nin kültürel mi..

Related Products

Özel Ürün
Yeni

Seçeceğiniz 6 Sayı Kampanyası

912,00TL 1.140,00TL
Özel Ürün
Yeni
Özel Ürün
Yeni
Stokta yok
Özel Ürün
Yeni

Büyük Kampanya

2.999,00TL 3.610,00TL
Özel Ürün
Yeni

Genel Nümizmatik Sözlüğü

118,75TL 125,00TL